15 Ağustos 2012 Çarşamba

27 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

أَفَمَن يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَى إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
الَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهْدِ اللّهِ وَلاَ يِنقُضُونَ الْمِيثَاقَ
وَالَّذِينَ يَصِلُونَ مَا أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ وَيَخَافُونَ سُوءَ الحِسَابِ
وَالَّذِينَ صَبَرُواْ ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلاَنِيَةً وَيَدْرَؤُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ أُوْلَئِكَ لَهُمْ عُقْبَى الدَّارِFURKAN 19-22

(Ey Peygamber) Rabbin tarafından sana vahyedilen Kuran'ın hak ve hakikat olduğunu anlayıp kavrayan kimse ile bu gerçeğe kör kesilen kimse bir olur mu hiç? Ama gel gör ki bunu ancak aklı selim ve sağduyu sahibi kimseler anlar.
İşte bu aklı selim sahibi kimseler yartılışlarında Allah'a verdikleri iman ve ibadet sözüne sadakat gösterir, bu sözlerinden asla dönmezler.
Yine bu kimseler Allah'ın emrettiği şeyleri yerine getirirler. Rablerine saygıda kusur etmezler, onun huzurunda çetin bir hesap vermekten de korkup çekinirler.
Onlar Rablerinin rızasını kazanmak için sıkıntı ve zorluklara göğüs gerer, namazı hakkıyla kılar, kendilerine verdiğimiz nimetlerden gizli ve açık olarak hayırlı işlerde harcar,(imanlarından dolayı muhatap oldukları) ağır sözleri ağırbaşlılık ve olgunlukla karşılarlar. Mutlu son işte onların hakkıdır. (FURKAN 19-22)

Muhterem kardeşlerim Ramazanı şahid tutarak ahitleştiğimiz bu mubarek günlerde, aklı selim sahibi olarak sözümüzde durup dosdoğru yol üzerinde ilerleme azmimizi devam ettirmeliyiz. 

Nitekim bizler yaratılışımızdan itibaren Allah'a söz vermiş ama defalarca sözünü bozmuşuz. Ramazan vesilesi ile bize sunulmuş olan bu rahmetli fırsatı iyi değerlendirmeli ve sözümüze sadıklar olarak kalmalıyız. 

Sözümüzün hakkını yerine getiremeyecek olursak, muhakkak çetin bir hesap ile karşılacağımız gerçeğini yüreğimizden bir an uzak tutmamalı, ve nefsimize, şeytanın desiselerine, iğvalarına karşı teyakkuz halinde olmalıyız. Ancak böylece huzura erebiliriz.

Ölüm bize gelip çatıncaya kadar sözümüz üzerinde defalarca sınanacağız. Bu sıkıntılar ve zorluklar karşısında Rabbimizin yardımını umarak azimli ve kararlı bir sabır duruşu sergileyeceğiz, ibadetlerimizi her türlü şirk unsurlarından temizleyip yanlız Rabbimize has kılacağız. Kendimize ve kardeşlerimize gizli ve açıktan yardım ellerimizi uzatacak ve bu yolda birlikte olabilmenin yollarını arayacağız. Ve böylece mutlu son bizim olacak inşaAllah.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

14 Ağustos 2012 Salı

26 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ إِذَا هُمْ يُشْرِكُونَANKEBUT-65

Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada) (işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayali güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya başl)arlar.ANKEBUT-65

Fırtınalarla kasırgalarla dolu yeryüzü hayatının debdebesinden yönümüzü kaybetmeye yüz tutmuşken, Her yandan zihnimiz gönlümüz kirleniyor, duygularımız dehlizlere gömülüp kendimizden geçmeye, hakikatı sollamaya ramak kalmışken biz, Allahın yardımı imdadımıza yetişti. 

Öyle yürekten sızılarla kapıya geldik ki bütün içtenliğimizle yalvardık Rabbimize, O'da bizi rahmetinin her yanı kapladığı Ramazan'la izzetlendirdi. Yeniden kendimiz olmanın, yitirilmiş yanlarımızı bulmanın ilacı oldu Ramazan.

Kardeşlerim; bütün bu zorlukların içindeyken, Ramazanı bize kurtuluş reçetesi olarak sunan Allah'ımızın, bu nimetini Ramazanın güzel günleri giderken unutacakmıyız. Ramazan gitti diye yeniden yanlış yolların yolcusu olmaya devam edecekmiyiz. Bunca arınmadan sonra kirlenecekmiyiz. 

Tıpkı gemiye binenlerin tehlikeyi gördükleri sırada Allah!a sığınıp, tehlike geçince bildiklerini okumaları gibi, Allah korusun bizde "Ramazan kurtuluş gemisi" karanlık yaşamlarımızı aydınlatıp gittikten sonra, gerisin geri karanlıklara dönecekmiyiz.

Bir söz vermeliyiz kardeşlerim, Ramazanı ahdimizin şahid kılarak... 

Ve ahdetmeliyiz, bu Ramazan Kuran'ın ve Rasulun rehberliğinde yaşanan kutlu bir hayata adımımız olsun için.
Ramazan gidince onun yokluğunu aratmadan, Vahyi hayata hakim kılarak adam gibi yaşamak için...

Şimdi bu duygularla vahye sarılın, kadir vaktini vahiyle karşılayın ki; sonumuz Rahmanın rızası ve cenneti olsun.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

13 Ağustos 2012 Pazartesi

25 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim


قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
Kesin olan şudur ki, inananlar kurtuluşa erişeceklerdir:

Muhterem Kardeşlerim, orucun bize kattığı nefsani arzu ve isteklerin tutukluğu dersimizi, iyi öğrendiğimize inanıyorum. Rabbimizin bize sunduğu maddi ve manevi rızıkların, Kıymetini ve değerini anladık. Böylece kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirdik ve öğrendik ki; kardeşlik bağları sadece kan yoluyla olmuyor. İbadet kardeşliğimizde var, tüm mümin insanlarla. 

Bugün sunduğum ayeti kerime Müminlerin kurtuluşa ermesinin kesin olduğunu buyuruyor. Şimdi sunacağım ayetlerde Kurtuluşun ebedi olarak nasıl bir mümin/ mümine olunca mümkün olacağını tarif ediyor. Haydi yaşama merkezli okumak için gök sofrasına buyurun:


1 onlar: Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperirler enfal-2 

2 onlar:Allah’a asla şirk koşmazlar furkan-68 

3 onlar:namuslarını (ırzlarını)korurlar furkan-68 

4 onlar: (hertürlü)zinaya asla yaklaşmazlar mü’minun -5 

5 onlar:namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar muminun2,9 

6 onlar:anne ve babalarına öf bile demezler isra-23 

7 onlar:boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler mu’minun -3 

8 onlar: mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler tevbe-5 

9 onlar: asla zanda bulunmazlar casiye -24 

10 onlar:cahillerle asla tartışmazlar furkan-63 

11 onlar:kınayıcının kınamasından korkmazlar maide-54 

12 onlar:asla yalan söylemezler mü’minun-8 

13 onlar:emanetlerine ihanet etmezler bakara-177 

14 onlar:söz verdiklerinde sözünde dururlar bakara-177 

15 onlar:zekatlarını hakkıyla verirler bakara-177 

16 onlar:yetimin hakkını asla yemezler nisa-2 

17 onlar:yolda kalmışlara yardım ederler bakara-177 

18 onlar:kafirlere karşı sert,birbirlerine karşı merhametlidir fetih-29 

19 onlar:insanların kusurlarını affederler aimran-135 

20 onlar:yalnızca ’a dayanıp güvenirler tevbe-20 

21 onlar:kafirler ile alllah yolunda savaşırlar aimran-28 

22 onlar:darlıkta da bollukta da infak ederler aimran-133 

23 onlar:kızdıkları zaman öfkelerini yenerler aimran-133 

24 onlar:başkalarının ilahlarına sövmezler en’am-108 

25 onlar:haksız yere bir cana kıymazlar en’am-151 

26 onlar:’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar aimran-199 

27 onlar:hakkı bile bile gizlemezler bakara-44 

28 onlar:inananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler nisa-94 

29 onlar:resüllerden hiçbirini birinden ayırt etmezler bakara-136 

30 onlar:yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler furkan-63 

31 onlar:ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar en’am-52 

32 onlar:helal ve temiz olan şeylerden yerler bakara-168 

33 onlar:asla yalan şahitlik yapmazlar furkan-72 

34 onlar:dillerini eğip bükerek(geveliyerek )konuşmazlar nisa-135 

35 onlar: insanlar arasında adaletle hükmederler en’am-151 

36 onlar: yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler en’am-151 

37 onlar: yeminlerini hiçbirzaman bozmazlar nahl-91 

38 onlar:adaklarını yerine getirirler insan-7 

39 onlar:’ın ahdini yerine getirirler,anlaşmayı bozmazlar rad-20 

40 onlar:yakınlarına(akrabalarına)yardım ederler bakara-177 

41 onlar:yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler bakara-177 

42 onlar:yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler bakara-177 

43 onlar:zorda,darda ve savaş anlarında sabrederler bakara-177 

44 onlar:verilen rızıktan yerli yerince harcarlar enfal-3 

45 onlar:geceleri az uyurlar zariyat-17 

46 onlar gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar fetih-29 

47 onlar:insanlara iyiyi emrader,kötülükten de alıkorlar enfal-71 

48 onlar:açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar maide-101 

49 onlar:yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar şura-38 

50 onlar:gerçekten felaha kavuşanlardır mü’minun-1

Rabbim bu güzel hasletlere sahip kullarının arasına bizleri de ilhak eylesin.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

12 Ağustos 2012 Pazar

24 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim


Bugün sizlerle Mustafa İslamoğlu Hocaefendi'nin yazısını okumak istedim. Buyrun dostlarım sofraya...


Kur’an ve Ramazan
07/09/2008




Zamanı ve insanı yaratanın, vahyi indirenin, zamanı ve insanı vahiyle şereflendirenin adıyla başlarım.

Zaman da, tıpkı insan gibi bir sır yumağı. Zaman yumağının içinde neyi gizlediğini ancak Allah bilir. Yaşanmış zamanın kaydını tutan, yaşanacak zamana dair hayaller kurup planlar yapan yegâne mahlûk insandır.
Zaman, insan ve vahiy…
Üçünün birleştiği nokta “şahitliktir”.
Allah zamana ve onu oluşturan parçalara yemin eder. “Asra yemin olsun… Soluklanan sabaha yemin olsun… Kuşluğa yemin olsun… Gündüze yemin olsun… Geçip gitmekte olan geceye yemin olsun… Şafağa yemin olsun…” Hepsi de vahiy olan bu yeminlerin maksadı, zamanın insana şahit olduğunu hatırlatmaktır. Bu hatırlatmanın bir amacı da insanın zamanı iyi, doğru ve verimli kullanmasıdır. Aksi bir durumda insan kendine ihsan edilen zaman nimetini aleyhine şahit kılmış olacaktır. Bu iki tür ziyandır: Birincisi zaman emanetini zayi etmek suretiyle, ikincisi onu aleyhte bir şahide çevirmek suretiyle. 
Zamanı insana şahit tutan Allah, insanı da kendi zatına şahit tutmuştur. Kelime-i şahadet, bu şahitliğin en beliğ ifadesidir. Allah’a şahit olmaya çağrılmak bir şeref, hem de şereflerin en büyüğüdür. Zira Allah’a şahit olmak, şahitliklerin en büyüğüdür ve en büyük olana şahitliktir. En büyüğe şahit olmak, en büyük şerefe nail olmaktır. Zatıyla kaim, öncesiz ön ve sonrasız son, mutlak diri ve sonsuz varlık sahibi Allah’ın insanın şehadetinden elde edeceği hiçbir çıkarı yoktur. O zatına şahit tutmakla insanı onurlandırmak istemiş, ona bahşettiği akıl ve iradenin önüne sonsuz bir ufuk açmıştır. Değil mi ki Allah zu’l-me‘âric, yani “tekamül mertebelerinin sahibi”dir (70:3). İnsana da bu mertebelere yücelmesi için imkânlar sunmuş, fırsatlar bahşetmiştir.
Allah’ın bahşettiği bu yüceliş ve yükseliş imkânlarının en başında vahiy gelir. Vahiy de tıpkı zaman ve insan gibi şahittir. Şahit olduğu içindir ki vahiy kendisinimecîd, kerîm, ‘azîz gibi sıfatlarla takdim eder. Bu sıfatların hepsi de “fâil” (şahit) kipidir. İlahi kelam insana inmiştir ve insan o kelamı taşıyıp taşımadığından dolayı hesaba çekilecektir. Vahiy indiği insanın kendisine karşı davranışı hakkında şahitlik yapacaktır. “Yürüyen Kur’an” olan peygamberin “şahit” (şâhiden) olarak gönderilmesi de vahyin şahadeti bağlamında anlaşılabilir.
Evet, görüldüğü gibi zaman, insan ve vahyin her üçü de şahitlik noktasında birleşirler. Fakat bu üçlüden zaman ve vahiy insana şahittirler, insan ise Allah’a şahittir. İşte insanı müstesna kılan da budur. Bu yüzdendir ki zaman ve vahiy insan için, insan ise Allah içindir. İlahi hiyerarşi budur. Zamana mahkûm olmak ve maruz kalmak bu hiyerarşiyi bozmaktır. Zira bu durumda “zaman insan için” olmaktan çıkıp “insan zaman için” olmuş olur. Bu ise ilahi hiyerarşiyi bozmak, eşrefiyet listesine müdahale etmektir.
Şöyle bir sual gelebilir akla: “Bu hiyerarşide zamanın ve vahyin yeri neresidir?”
İşte Ramazan bize zımnen bu sualin cevabını verir. Bu cevabı vermesi için, Ramazan ayının değerini nereden aldığını ifade eden şu âyeti hatırlamamız şarttır:
“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlığa rehber olan (hidayet), bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan (beyyinât) ve hakkı batıldan ayıran (furkân) Kur’an işte bu ayda indirilmiştir: Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun; hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde iade etsin! Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez; oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister” (2:185).
Bu âyet, Ramazan ayını müstesna kılan sebebi açık ve net olarak gösteren âyettir. Bu sebep Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Bu hakikati Kadr sûresinin ilk âyeti de teyit eder. Ramazan Kur’an’ın doğum ayıdır. Kur’an vahyinin doğum günü olan Kadir Gecesi, Ramazan ayının içinde bir gecedir. Bu gerçek, Bakara sûresinin 185. âyetiyle Kadr sûresinin 1. âyetinin karşılaştırmalı okunması sonucu açık ve net olarak ortaya çıkar. Bu demektir ki, eğer Kur’an’ın indiği Kadir Gecesi Ramazan ayı içerisinde bir gece olmasaydı, Ramazan ayı kutsiyet ve bereket kazanmayacaktı. Ramazan tüm kutsiyet ve bereketini, vahyin inmeye başladığı geceyi içerisinde barındırdığı için almıştır.
Bu kutsiyet ve bereketin büyüklüğünü Kadr sûresi beyan eder:
“Elbet onu kadir-kıymet gecesinde Biz indirmeye (başlamışızdır).
Bilir misin o kadir-kıymet gecesi nedir?
O kadir-kıymet gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler, vahiyle beraber o gece inerler de inerler, Rablerinin izniyle, hayatın her alanına dair tarifsiz bir mutluluğun (formüllerini getirirler); bu durum, şafak atıncaya kadar sürer” (97:1-5).
İndiği geceyi-günü bir ömre bedel kılan vahiy, indiği ayı da “Ayların Sultanı” olan Ramazan ayı kılmıştır. Ramazan “sözlerin sultanı”nı getirmeseydi, “Ayların Sultanı” olamazdı. Bu mübarek sûre muhatabından şu tesbit ve itirafı yapmasını ister: “İndiği geceyi bir ömre bedel kılan vahiy, benim hayatıma inerse, her günümü bir ömre bedel kılar. İçine vahiy inmiş bir ömrün bedeli ise yalnızca cennet olabilir!”
Demek ki, kutsiyet ve bereketin sebebi zaman değil vahiydir. Vahyin sebebi hidayet, yani “rehberlik”tir. Hidayetin sebebi ise tüm vahiylerin vasfı olan beyyinât ve furkân’dır. Beyyinât, “savunulan hakikati isbatlamak için yeterli olan apaçık belgeler” anlamına gelir. Furkân ise “iyiyi kötüden, hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, adaleti zulümden ayırmaya yarayan nitelik veya yetenektir”. Ramazan orucunu emreden Bakara 185. âyette Kur’an işte bu iki vasfıyla takdim edilir. Bu boşuna değildir. Zira vahiy muhatabına rehberlik etme (hidayet) amacını ancak bu iki vasfı sayesinde gerçekleştirir. Bunların birincisi olan beyyinât Kur'an'ın kendisinde olup karşısındakine sunduğu, ikincisi olan furkân ise muhatabında inşa ettiği bir niteliktir. Sadece Kur'an'ın inşa ettiği bir tasavvur ve akıl furkân olma vasfını kazanır. Böyle bir tasavvur ve akılla bakan bir göz ancak beyyinât'ın delalet ettiği hakikatleri yerli yerinde görür ve kavrar.
Bütün bunların ardından sorulması gereken can alıcı soru şudur: Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın ihyası neden oruç olarak teşri kılınmıştır? Bir başka ifadesiyle: Kur’an’ın doğumu neden oruç suretinde kutlanmaktadır?
Bu can alıcı sorunun cevabı, aynı zamanda vahyin, onu anlamanın ve hayata aktarmanın da anahtarıdır.
Farsça “gün” anlamına gelen rûze’nin Türkçeleşmişi olan “oruç”un Kur’an lisanındaki karşılığı savm’dır. Savm, hem “tutmak” hem de “terk etmek” anlamını ihtiva eder. Kelimenin kök manası “yeme ve içmeden kesilmek, ağzı kapalı olmak, içine ilave bir şey almamak”tır. İştikak-ı ekberde “mutlak bütün, eksiksiz ve tam” anlamına gelen ilahi sıfat es-Samed, değeri sabit olduğu için altın anlamına gelen sâmit, yekpare ve som kaya anlamına gelen samed, ağzı kapalı olduğu için susmak anlamına gelen summ ve kuvvet ve cazibe merkezi manasındaki samd ile akrabadır.
Savm, “tutmak”tır. Lisanımızda “oruç tutmak” deriz. Namazı “kılarız”, abdesti “alırız”, zekâtı “veririz”, kelime-i şehadeti “getiririz”, hacca “gideriz”, orucu ise “tutarız”. Türkçemizdeki “tutma” oruç manasındaki savm’ın tam mukabili olmak hasebiyle, “oruç tutmak” tabiri “tutmayı tutmak” gibi bir karşılığa denk gelse gerektir.
Oruç tutmak, başta orucun tarafını tutmaktır. Yani, “Ben oruçtan yanayım, ben orucun tarafındayım!” demektir.
Oruç tutmak kendini tutmaktır. Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımız için gelir. Günahların kökeni, öfkesini tutamamak, nefsini tutamamak, şehvetini tutamamak, dilini tutamamak vb. gibi sebeplere dayanır. Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kişiyi o kadar tutar. Kim orucun başını dik tutarsa, oruç da onun başını dik tutar. Oruç onu kula kul olmaktan koruyan bir kalkan, kulu kul edinmekten koruyan bir akıl olur. Bu anlamıyla oruç “aç kalmak” değil “beslenmek”tir. Aç bırakılan bedendir. Bunun anlamı insanın maddi yanının “ikincil” olduğunu vurgulamaktır. Birincil olan yanı akleden, düşünen, hatırlayan, öğüt alan, inanan, değer üreten, iyiyi kötüden ayıran yanıdır.
Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın bedenin aç bırakılarak ihya edilmesinin nedeni burada ortaya çıkmaktadır. Bu neden, mü’minin akli ve ruhi melekelerini tahrik ve teşvik ederek onun anlama ve düşünme yeteneğini artırmaktır. Bunun Kur’an’la alakası açıktır: Bu suretle vahyin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak. Zaten vahyi “okumak” da budur. Zira okumaktan maksat anlamaktır. Bir şey anlaşılmıyorsa, aynı zamanda okunmuyor demektir. İkra’ emri ilahisi, “oku” emrinden ayrı olarak bir de “anla” emrine muhtaç değildir. Okuyup anlamayı birlikte içerir. Alak sûresinin ilk inen âyetlerinde okumaktan maksadın “öğrenmek” (ta’lim) olduğu 4 ve 5. âyetlerde sarahaten ifade buyrulmuştur. İlk inen ikinci sûre olan Müzzemmil’deki Kur’an’ı tertil ile okuma emrinin gereği de budur. Tabi ki anlamaktan maksat yaşamaktır. Ne var ki, bir mesaj anlaşılmadan yaşanamaz.
İşbu nedenle Ramazan Kur’an ayıdır. Ramazan bize Kur’an’ı getirdiği için Ramazan’dır. Ramazanlarımız Kur’an’ı okuduğumuz, anladığımız, yaşadığımız ve yaşattığımız kadar mübarektir.
Elbet Kur’an’la ilişki Ramazan’a hasredilemez. Zaten Ramazan, vahyin Kur’an’ın “indiği” değil “inmeye başladığı” aydır. Kur’an bir Ramazan gecesi olan Kadir Gecesi inmeye başlamış ve bir neslin hayatını inşa edecek kadar uzun bir süre inişini sürdürmüştür. Vahyin etkisi indiği yıllarla sınırlandırılamaz. Her zaman ve zeminde indiği günkü gibi sayısız kadın ve erkeğin yüreğine hükmetmeye devam edecektir.
Vahiy ilahi bir inşa projesidir. Amacı, kendisiyle inşa olmuş insanlar aracılığıyla hayatı inşa etmektir. Ramazan’ın etkisi de tıpkı vahiy gibi sadece bir ayla sınırlandırılamaz. Ramazan getirdiği mana iklimini mü’min muhatabının tüm ömrüne yaymak ve onun ömrünü Ramazan kılmayı amaçlar.
Unutulmaması gereken hakikat şudur: Ömrü Ramazan olanın âhireti bayram olur. O bayram cennetin ta kendisidir. Böyle birinde Ramazan şu sözü söyleme şuurunu inşa eder: Küfre, şirke ve zulme karşı orucumu bozarsam, keffaretim cehennem olsun!
Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

23 RAMAZAN 2012


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim



إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
1. İnnê enzelnâhü fî leyletilkadri
1. Doğrusu Biz, onu (Kurân’ı) Kadir gecesinde indirdik.

وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
2.Ve mê edrâke mê leyletülkadri.
2. Kadr gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
3. Leyletülkadri hayrun min elfi şehrin.
3. Kadr (Kadir) gecesi; bin aydan daha hayırlıdır.

تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
4. Tenezzelülmelêiketü verrûhu fîhê biizni rabbihim min külli emrin
4. O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner…

سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
5. Selêmün hiye hattê matla’ıl fecri
5. Artık o gece bir esenliktir gider… Tâ [ki] tan ağarana kadar…

Vakit kadre uzanmışken Kuran'ın inzalini anlatan bu ayetleri anlamak ve yaşamak gayesi ile yeni bir okumaya tabi tutalım. Allah'ın izniyle Kuran yüreğimizin Kadir'ine denk gelsin ve oradan hayatımıza aksın.... Bir ömrün inşası için indirilmiş bu rehbere tutunmayı Rabbimiz nasip eylesin...

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

11 Ağustos 2012 Cumartesi

22 RAMAZAN 2012



Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim



وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ 
الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
إِنَّهَا سَاءتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
خَالِدِينَ فِيهَا حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
77-FURKAN 63





Rahman'ın has kulları ki, onlar yeryüzünde tevazu ve vekar içinde yürürler ve ne zaman kötü niyetli, dar kafalı kimseler kendilerine laf atacak olsa, (sadece) selam! derler. Onlar ki, gecenin derinliklerinde secdeye vararak ve kıyama durarak, Rablerini anarlar.

Ve onlar ki, "Ey Rabbimiz!" derler, "Cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun çektireceği azap, gerçekten, pek korkunç, pek yaralayıcı olacaktır; gerçekten, o ne kötü bir yer, o ne kötü bir durak!" Ve onlar ki, başkaları için harcadıkları zaman, ne saçıp savururlar, ne de cimrilik yaparlar; bu ikisi arasında her zaman bir orta yol bulunduğunu (bilirler).

Ve onlar ki, Allah'la beraber, asla birtakım düzmece tanrılara yalvarıp yakarmazlar; ve hukuki bir gerekçe olmadıkça Allah'ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar ve zina etmezler. Çünkü (bilirler ki,) bunlardan herhangi birini işleyen kimse, bir kötülüğe bulaşmış olmakla (kalmayacak), (fakat) Kıyamet Günü'nde böyle birinin çekeceği azap kat kat artacak ve o Gün aşağılık bir durumda kalakalacaktır.

 Şu kadar ki, pişman olup doğru yola dönen, inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kimseler bunun dışındadır; bundan ötürü, (önceki) kötü hallerini Allah'ın iyi hallere dönüştürdüğü kimseler işte böyleleridir; çünkü Allah çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır. Kaldı ki her kim tevbe eder ve sorumlu davranırsa, işte sadece böyleleri Allah’a gereği gibi yönelmiş sayılacaktır.

Onlar ki, yalan ve asılsız olandan yana şehadet etmezler; boş ve anlamsız şeylerle (uğraşan kimselere) rastladıkları zaman yanlarından vekarla geçip giderler.

Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onların üzerine üşüşmezler.

Ve onlar ki, "Ey Rabbimiz!" diye niyaz ederler, "Bize göz nuru olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi Sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için örnek ve öncü yap!"
İşte bunlar, güçlüklere göğüs germelerinden ötürü (cennette) üstün bir makamla mükafatlandırılıp orada dirlik ve esenlik nidalarıyla karşılanacak olan kimselerdir!

 (ve onlar) orada sonsuza kadar yaşayıp gideceklerdir; bu ne güzel bir varış yeri, bu ne üstün bir makam! (İnananlara) de ki: "Dua ve yönelişiniz O'na olan inancınız için değilse, Rabbim size niçin değer versin?" (Ve inkarcılara da de ki:) "Gerçek şu ki, siz (Allah'ın mesajını) yalanladınız: artık bu (günah) yakanızı bırakmayacaktır!"FURKAN 63-77

Muhterem dostlar Rabbim ne de güzel tarif etmiş Rahman'ın has kulu nasıl olunuru. Hamdolsun Allah'a.
Sizleri bu mubarek ayetlerle başbaşa bırakıyorum. Paylaşmak istediğiniz olursa bu ayetlerle ilgili yorumlarınızı bekliyorum.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

9 Ağustos 2012 Perşembe

21 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Ve (o gün) Rasul: "Ey Rabbim!" diyecek, "Kavmimden (bazıları) bu Kuran'ı gözden çıkarılacak bir şey olarak gördü!"


Muhterem kardeşlerim; Mehcur; Bir şeyi elde tuttuğumuz halde, hatta dilimizle okuduğumuz halde ondan istifade edemememizdir. 


“Kur’an size inzal olduğu gece sizin Kadir gecenizdir.”
=>Kur’an’ı anlamak farzdır.
=>Siz Kur’an’ı yüreğinden okursanız, Kur’an da sizi yüreğinizden okur.
=>Kur'an bizim öznemizdir.{Mustafa İslamoğlu}

Kuran'ı hayatımıza inzal edemeyişimizdir O'nu mehcur bırakmamız. Bizler anlama kaygısı ile Kuran' ı okumuyorsak bizden isteneni yerine getiremeyiz. Ve onun hayat rehberliğinin farkına bile varamadan günlerimizi heba eder bitiririz. 

Hep hatırlatılıyor bu bize. Lakin dert edinmiyoruz. Çok uzak görüyoruz kendimizden bu hali. Sanki o hesap günü gelip çatmayacak, ve Allah rasulü bizi şikayet etmeyecek. Ah bu yanılgılarımız ve kendimizi bundan mustağni görüşümüz. Bu ayetlerdeki uyarılar sadece o günün ümmetine gibi geliyor bize. 

Belki diyeceksiniz olur mu "O" tüm çağlara hitap eden ilahi bir kelam. Evet bu dilimizle belki yüreğimizden onaylarak söylediğimiz bir söz ama ya göstergeler öyle mi. Hayatımız haykırıyor bize, Beni Kuran'sız bıraktınız diye. Hayat bizi hayata (Kuran'a) çağırıyor, duymuyoruz. Kimsenin kimseye faydasının olmadığı günde yalnızca salih amellerimiz bizim kurtarıcımız olacak. Biliyorsunuz ki buda ancak Kuran'ı okuyup anlamak, yaşamak ve yaşatmakla mümkün...

Öyleyse durmayın vakit Kadir vaktidir. Yüreğinizin derinlerine temas etsin Allah'ın kelamı ve bu hal ile yaşayın ve yaşatın hayatı... 

UNUTMAYIN..!Bu son günümüz saatimiz belki anımız olabilir...

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...