18 Ağustos 2012 Cumartesi

30 RAMAZAN 1433 VE BAYRAM


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالمَلاَئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِم مِّن كُلِّ بَابٍ
سَلاَمٌ عَلَيْكُم بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِRAD/23-24

(orada) onların, atalarından, eşlerinden ve çocuklarından doğru yolu tutan kimselerle birlikte gireceği, huzurla dolup taşan ebedi hasbahçeler vardır ki, her kapısından melekler onların yanına varıp,"Size selam olsun! Çünkü siz (iyilikte) sebat ettiniz!" (diyecekler). (Hal) böyleyse, ahirette erişilecek olan bu mutlu son ne hoş ve ne güzel! RAD/23-24

Muhterem dostlarım; geldik böylece Ramazan yolculuğumuzun sonuna. Rabbim bu mübarek ayın içinde eda ettiğimiz teravihlerdeki kaynaşmamızı, bir arada sağlam kaleler gibi duruşumuzu, cemaat bilincimizi diri tutmamızı ve bu hakikat etrafında kenetlenmemizi daim eylesin. 

Oruçlarımızla elde ettiğimiz nimet farkındalığımızı, nefsani duygu, heva ve heveslerimizi tutuşumuzu, kendi yakınlarımızda ve dünya çapında kardeşlerimizin imdadına madden manen ulaşma gayretlerimizi bütün bir yıla yaymayı nasip eylesin. Sahurla geceyi uyandırma ve vahiy ile ruhlarımızı doyurma kararlığımızı, O'nun emir ve yasaklarına muntazaman uyma çabamızı, ölüm bize gelinceye kadar onu hayatımıza hakim kılma duamızı Rabbimiz kabul buyursun. 

Hemen her yerde yaşanan zalim anlayışları perişan eylesin. Mazlumlara bizim ellerimizle imdat eylesin.

Mazlumun ahının olmadığı, zalimin saltanatını sürdüremediği, adaletin kardeşliğin tesis edildiği, daha yaşanılası bir dünya için, haydi hem sözlü hem fiili dualarımızda birbirlerimizi analım. 

Sizinle paylaştığım bu mübarek ayetlerin neticesi olan müjdeye nail olalım. Böyle yaşanılan bir ömrün neticesi olan cenneti ve hem dünya hem ahiret bayramımızı lutfuyla bize ikram eylesin. Amin...

Bu duygu ve heyecanla Ramazan bayramınızı tebrik eder hayırlarla dolu bir ömür sürmenizi Allah'tan dilerim.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

17 Ağustos 2012 Cuma

29 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
(Ey Peygamber) Benim adıma de ki: Ey benim günaha batmak suretiyle kendilerine yazık eden kullarım! Sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah(kendisine ortak koşulması dışında) bütün günahları affeder. Hiç Şüphesiz O çok affedici, çok merhametlidir.ZÜMER-53

Muhterem dostlarım öyle sonsuz bir merhamete muhatabımız ki, her türlü günahın bizi çepeçevre kuşattığı sırada muhakkak bir yardım eli uzatıyor Rabbimiz.

Sanki; kullarım yazık etmeyin kendinize, göz göre göre bunca emeği zayi etmeyin. Sizi yolun doğrusuna davet edenleri duymamazlıktan gelmeyin. Hadi duymadınız yada nefsinize uyup duymak istemediniz, yine de ümidinizi yitirmeyin. Çünkü tevbeyle her dönüşünüzde Beni affedici ve bağışlayıcı olarak bulacaksınız.

Her suçumuza rağmen, suçumuzdan dönünce hiç o kusuru işlememiş gibi, hatta suçlarımızı sevaba çevirerek karşılayan Allah'ımıza hamdolsun.

Günahın bataklığı bize göre değil biliyoruz. Bu büyük müjdenin ardından, hiç zaman harcamadan, Ramazan'da kazandığımız haleti ruhiyeyi de koruyarak hemen yüzlerimizi Rabbimizin dosdoğru yoluna döndürelim. Ve O'nun Kitabını ve Rasulunu yolumuzun rehberi edinelim.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

16 Ağustos 2012 Perşembe

28 RAMAZAN 1433

Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ وَأَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةٌ إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ

De ki: "(Allah şöyle buyuruyor:) 'Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Bu dünyada iyi şeyler için gayret edenleri güzel bir son beklemektedir. (Unutmayın ki) Allah'ın arzı geniştir, (ve) elbette sıkıntılara göğüs gerenlere mükafatları hesapsız verilecektir!" ZÜMER-10

Muhterem dostlarım Ramazanın son anlarını idrak ettiğimiz şu günlerde, içimizi kaplayan tarifsiz hüzün, bir dostu, bir sırdaşı kaybetme endişesidir. Tam da birbirimize alışmış, kaynamış ve arınmıştık.

Şimdi derin bir bekleyişe geçeceğiz. Ayrılık ruh gözeneklerimize dolacak. Özlemin doruklara çıktığı bir sırada dost Ramazan yine çalacak kapımızı.

Lakin bizi bıraktığı gibi bulacak mı? Asıl o endişe sarmalı içimizi. Günlerdir verdiğimiz sözlerin ahitlerin tam sırası... Bizler onun bize kattığı manevi atmosferle bir yıl boyunca solumaya devam edip, O'nun yokluğunu aratmamalıyız. 

Bize vahiyle yaşamayı yeniden öğreten bu kutlu mevsimi ciğerlerimize kadar çekip sorumluluk bilincimizi tazelemeli ve tıpkı Rabbimize bezmi elestte verdiğimiz söz gibi, ahitlerimizde sadık kalmalı ve sorumluluğumuzu ruhumuzda ve toplumumuzda diri tutmalıyız.

Biliyoruz ki bu duygu ile yaşamımıza yön verir ve gayretimizi artırırsak bizi güzel bir son beklemekte. Ne güzel bu sona Allah'ın rızasına kavuşmuş olarak erişenlere....

Elbette bu kutlu yolda darlıklar ve sıkıntılar olacaktır. Bunlara göğüs gerip katlananların mükafatı hesapsız verilecektir. Allah'ımızın izniyle her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Allah'ın arzı geniştir. Günahların darlığından, sevabın genişliğine erdiren Allah' a hamdolsun. 

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

15 Ağustos 2012 Çarşamba

27 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

أَفَمَن يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَى إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
الَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهْدِ اللّهِ وَلاَ يِنقُضُونَ الْمِيثَاقَ
وَالَّذِينَ يَصِلُونَ مَا أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ وَيَخَافُونَ سُوءَ الحِسَابِ
وَالَّذِينَ صَبَرُواْ ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلاَنِيَةً وَيَدْرَؤُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ أُوْلَئِكَ لَهُمْ عُقْبَى الدَّارِFURKAN 19-22

(Ey Peygamber) Rabbin tarafından sana vahyedilen Kuran'ın hak ve hakikat olduğunu anlayıp kavrayan kimse ile bu gerçeğe kör kesilen kimse bir olur mu hiç? Ama gel gör ki bunu ancak aklı selim ve sağduyu sahibi kimseler anlar.
İşte bu aklı selim sahibi kimseler yartılışlarında Allah'a verdikleri iman ve ibadet sözüne sadakat gösterir, bu sözlerinden asla dönmezler.
Yine bu kimseler Allah'ın emrettiği şeyleri yerine getirirler. Rablerine saygıda kusur etmezler, onun huzurunda çetin bir hesap vermekten de korkup çekinirler.
Onlar Rablerinin rızasını kazanmak için sıkıntı ve zorluklara göğüs gerer, namazı hakkıyla kılar, kendilerine verdiğimiz nimetlerden gizli ve açık olarak hayırlı işlerde harcar,(imanlarından dolayı muhatap oldukları) ağır sözleri ağırbaşlılık ve olgunlukla karşılarlar. Mutlu son işte onların hakkıdır. (FURKAN 19-22)

Muhterem kardeşlerim Ramazanı şahid tutarak ahitleştiğimiz bu mubarek günlerde, aklı selim sahibi olarak sözümüzde durup dosdoğru yol üzerinde ilerleme azmimizi devam ettirmeliyiz. 

Nitekim bizler yaratılışımızdan itibaren Allah'a söz vermiş ama defalarca sözünü bozmuşuz. Ramazan vesilesi ile bize sunulmuş olan bu rahmetli fırsatı iyi değerlendirmeli ve sözümüze sadıklar olarak kalmalıyız. 

Sözümüzün hakkını yerine getiremeyecek olursak, muhakkak çetin bir hesap ile karşılacağımız gerçeğini yüreğimizden bir an uzak tutmamalı, ve nefsimize, şeytanın desiselerine, iğvalarına karşı teyakkuz halinde olmalıyız. Ancak böylece huzura erebiliriz.

Ölüm bize gelip çatıncaya kadar sözümüz üzerinde defalarca sınanacağız. Bu sıkıntılar ve zorluklar karşısında Rabbimizin yardımını umarak azimli ve kararlı bir sabır duruşu sergileyeceğiz, ibadetlerimizi her türlü şirk unsurlarından temizleyip yanlız Rabbimize has kılacağız. Kendimize ve kardeşlerimize gizli ve açıktan yardım ellerimizi uzatacak ve bu yolda birlikte olabilmenin yollarını arayacağız. Ve böylece mutlu son bizim olacak inşaAllah.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

14 Ağustos 2012 Salı

26 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ إِذَا هُمْ يُشْرِكُونَANKEBUT-65

Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada) (işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayali güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya başl)arlar.ANKEBUT-65

Fırtınalarla kasırgalarla dolu yeryüzü hayatının debdebesinden yönümüzü kaybetmeye yüz tutmuşken, Her yandan zihnimiz gönlümüz kirleniyor, duygularımız dehlizlere gömülüp kendimizden geçmeye, hakikatı sollamaya ramak kalmışken biz, Allahın yardımı imdadımıza yetişti. 

Öyle yürekten sızılarla kapıya geldik ki bütün içtenliğimizle yalvardık Rabbimize, O'da bizi rahmetinin her yanı kapladığı Ramazan'la izzetlendirdi. Yeniden kendimiz olmanın, yitirilmiş yanlarımızı bulmanın ilacı oldu Ramazan.

Kardeşlerim; bütün bu zorlukların içindeyken, Ramazanı bize kurtuluş reçetesi olarak sunan Allah'ımızın, bu nimetini Ramazanın güzel günleri giderken unutacakmıyız. Ramazan gitti diye yeniden yanlış yolların yolcusu olmaya devam edecekmiyiz. Bunca arınmadan sonra kirlenecekmiyiz. 

Tıpkı gemiye binenlerin tehlikeyi gördükleri sırada Allah!a sığınıp, tehlike geçince bildiklerini okumaları gibi, Allah korusun bizde "Ramazan kurtuluş gemisi" karanlık yaşamlarımızı aydınlatıp gittikten sonra, gerisin geri karanlıklara dönecekmiyiz.

Bir söz vermeliyiz kardeşlerim, Ramazanı ahdimizin şahid kılarak... 

Ve ahdetmeliyiz, bu Ramazan Kuran'ın ve Rasulun rehberliğinde yaşanan kutlu bir hayata adımımız olsun için.
Ramazan gidince onun yokluğunu aratmadan, Vahyi hayata hakim kılarak adam gibi yaşamak için...

Şimdi bu duygularla vahye sarılın, kadir vaktini vahiyle karşılayın ki; sonumuz Rahmanın rızası ve cenneti olsun.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

13 Ağustos 2012 Pazartesi

25 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim


قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
Kesin olan şudur ki, inananlar kurtuluşa erişeceklerdir:

Muhterem Kardeşlerim, orucun bize kattığı nefsani arzu ve isteklerin tutukluğu dersimizi, iyi öğrendiğimize inanıyorum. Rabbimizin bize sunduğu maddi ve manevi rızıkların, Kıymetini ve değerini anladık. Böylece kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirdik ve öğrendik ki; kardeşlik bağları sadece kan yoluyla olmuyor. İbadet kardeşliğimizde var, tüm mümin insanlarla. 

Bugün sunduğum ayeti kerime Müminlerin kurtuluşa ermesinin kesin olduğunu buyuruyor. Şimdi sunacağım ayetlerde Kurtuluşun ebedi olarak nasıl bir mümin/ mümine olunca mümkün olacağını tarif ediyor. Haydi yaşama merkezli okumak için gök sofrasına buyurun:


1 onlar: Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperirler enfal-2 

2 onlar:Allah’a asla şirk koşmazlar furkan-68 

3 onlar:namuslarını (ırzlarını)korurlar furkan-68 

4 onlar: (hertürlü)zinaya asla yaklaşmazlar mü’minun -5 

5 onlar:namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar muminun2,9 

6 onlar:anne ve babalarına öf bile demezler isra-23 

7 onlar:boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler mu’minun -3 

8 onlar: mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler tevbe-5 

9 onlar: asla zanda bulunmazlar casiye -24 

10 onlar:cahillerle asla tartışmazlar furkan-63 

11 onlar:kınayıcının kınamasından korkmazlar maide-54 

12 onlar:asla yalan söylemezler mü’minun-8 

13 onlar:emanetlerine ihanet etmezler bakara-177 

14 onlar:söz verdiklerinde sözünde dururlar bakara-177 

15 onlar:zekatlarını hakkıyla verirler bakara-177 

16 onlar:yetimin hakkını asla yemezler nisa-2 

17 onlar:yolda kalmışlara yardım ederler bakara-177 

18 onlar:kafirlere karşı sert,birbirlerine karşı merhametlidir fetih-29 

19 onlar:insanların kusurlarını affederler aimran-135 

20 onlar:yalnızca ’a dayanıp güvenirler tevbe-20 

21 onlar:kafirler ile alllah yolunda savaşırlar aimran-28 

22 onlar:darlıkta da bollukta da infak ederler aimran-133 

23 onlar:kızdıkları zaman öfkelerini yenerler aimran-133 

24 onlar:başkalarının ilahlarına sövmezler en’am-108 

25 onlar:haksız yere bir cana kıymazlar en’am-151 

26 onlar:’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar aimran-199 

27 onlar:hakkı bile bile gizlemezler bakara-44 

28 onlar:inananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler nisa-94 

29 onlar:resüllerden hiçbirini birinden ayırt etmezler bakara-136 

30 onlar:yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler furkan-63 

31 onlar:ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar en’am-52 

32 onlar:helal ve temiz olan şeylerden yerler bakara-168 

33 onlar:asla yalan şahitlik yapmazlar furkan-72 

34 onlar:dillerini eğip bükerek(geveliyerek )konuşmazlar nisa-135 

35 onlar: insanlar arasında adaletle hükmederler en’am-151 

36 onlar: yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler en’am-151 

37 onlar: yeminlerini hiçbirzaman bozmazlar nahl-91 

38 onlar:adaklarını yerine getirirler insan-7 

39 onlar:’ın ahdini yerine getirirler,anlaşmayı bozmazlar rad-20 

40 onlar:yakınlarına(akrabalarına)yardım ederler bakara-177 

41 onlar:yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler bakara-177 

42 onlar:yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler bakara-177 

43 onlar:zorda,darda ve savaş anlarında sabrederler bakara-177 

44 onlar:verilen rızıktan yerli yerince harcarlar enfal-3 

45 onlar:geceleri az uyurlar zariyat-17 

46 onlar gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar fetih-29 

47 onlar:insanlara iyiyi emrader,kötülükten de alıkorlar enfal-71 

48 onlar:açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar maide-101 

49 onlar:yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar şura-38 

50 onlar:gerçekten felaha kavuşanlardır mü’minun-1

Rabbim bu güzel hasletlere sahip kullarının arasına bizleri de ilhak eylesin.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

12 Ağustos 2012 Pazar

24 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim


Bugün sizlerle Mustafa İslamoğlu Hocaefendi'nin yazısını okumak istedim. Buyrun dostlarım sofraya...


Kur’an ve Ramazan
07/09/2008




Zamanı ve insanı yaratanın, vahyi indirenin, zamanı ve insanı vahiyle şereflendirenin adıyla başlarım.

Zaman da, tıpkı insan gibi bir sır yumağı. Zaman yumağının içinde neyi gizlediğini ancak Allah bilir. Yaşanmış zamanın kaydını tutan, yaşanacak zamana dair hayaller kurup planlar yapan yegâne mahlûk insandır.
Zaman, insan ve vahiy…
Üçünün birleştiği nokta “şahitliktir”.
Allah zamana ve onu oluşturan parçalara yemin eder. “Asra yemin olsun… Soluklanan sabaha yemin olsun… Kuşluğa yemin olsun… Gündüze yemin olsun… Geçip gitmekte olan geceye yemin olsun… Şafağa yemin olsun…” Hepsi de vahiy olan bu yeminlerin maksadı, zamanın insana şahit olduğunu hatırlatmaktır. Bu hatırlatmanın bir amacı da insanın zamanı iyi, doğru ve verimli kullanmasıdır. Aksi bir durumda insan kendine ihsan edilen zaman nimetini aleyhine şahit kılmış olacaktır. Bu iki tür ziyandır: Birincisi zaman emanetini zayi etmek suretiyle, ikincisi onu aleyhte bir şahide çevirmek suretiyle. 
Zamanı insana şahit tutan Allah, insanı da kendi zatına şahit tutmuştur. Kelime-i şahadet, bu şahitliğin en beliğ ifadesidir. Allah’a şahit olmaya çağrılmak bir şeref, hem de şereflerin en büyüğüdür. Zira Allah’a şahit olmak, şahitliklerin en büyüğüdür ve en büyük olana şahitliktir. En büyüğe şahit olmak, en büyük şerefe nail olmaktır. Zatıyla kaim, öncesiz ön ve sonrasız son, mutlak diri ve sonsuz varlık sahibi Allah’ın insanın şehadetinden elde edeceği hiçbir çıkarı yoktur. O zatına şahit tutmakla insanı onurlandırmak istemiş, ona bahşettiği akıl ve iradenin önüne sonsuz bir ufuk açmıştır. Değil mi ki Allah zu’l-me‘âric, yani “tekamül mertebelerinin sahibi”dir (70:3). İnsana da bu mertebelere yücelmesi için imkânlar sunmuş, fırsatlar bahşetmiştir.
Allah’ın bahşettiği bu yüceliş ve yükseliş imkânlarının en başında vahiy gelir. Vahiy de tıpkı zaman ve insan gibi şahittir. Şahit olduğu içindir ki vahiy kendisinimecîd, kerîm, ‘azîz gibi sıfatlarla takdim eder. Bu sıfatların hepsi de “fâil” (şahit) kipidir. İlahi kelam insana inmiştir ve insan o kelamı taşıyıp taşımadığından dolayı hesaba çekilecektir. Vahiy indiği insanın kendisine karşı davranışı hakkında şahitlik yapacaktır. “Yürüyen Kur’an” olan peygamberin “şahit” (şâhiden) olarak gönderilmesi de vahyin şahadeti bağlamında anlaşılabilir.
Evet, görüldüğü gibi zaman, insan ve vahyin her üçü de şahitlik noktasında birleşirler. Fakat bu üçlüden zaman ve vahiy insana şahittirler, insan ise Allah’a şahittir. İşte insanı müstesna kılan da budur. Bu yüzdendir ki zaman ve vahiy insan için, insan ise Allah içindir. İlahi hiyerarşi budur. Zamana mahkûm olmak ve maruz kalmak bu hiyerarşiyi bozmaktır. Zira bu durumda “zaman insan için” olmaktan çıkıp “insan zaman için” olmuş olur. Bu ise ilahi hiyerarşiyi bozmak, eşrefiyet listesine müdahale etmektir.
Şöyle bir sual gelebilir akla: “Bu hiyerarşide zamanın ve vahyin yeri neresidir?”
İşte Ramazan bize zımnen bu sualin cevabını verir. Bu cevabı vermesi için, Ramazan ayının değerini nereden aldığını ifade eden şu âyeti hatırlamamız şarttır:
“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlığa rehber olan (hidayet), bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan (beyyinât) ve hakkı batıldan ayıran (furkân) Kur’an işte bu ayda indirilmiştir: Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun; hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde iade etsin! Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez; oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister” (2:185).
Bu âyet, Ramazan ayını müstesna kılan sebebi açık ve net olarak gösteren âyettir. Bu sebep Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Bu hakikati Kadr sûresinin ilk âyeti de teyit eder. Ramazan Kur’an’ın doğum ayıdır. Kur’an vahyinin doğum günü olan Kadir Gecesi, Ramazan ayının içinde bir gecedir. Bu gerçek, Bakara sûresinin 185. âyetiyle Kadr sûresinin 1. âyetinin karşılaştırmalı okunması sonucu açık ve net olarak ortaya çıkar. Bu demektir ki, eğer Kur’an’ın indiği Kadir Gecesi Ramazan ayı içerisinde bir gece olmasaydı, Ramazan ayı kutsiyet ve bereket kazanmayacaktı. Ramazan tüm kutsiyet ve bereketini, vahyin inmeye başladığı geceyi içerisinde barındırdığı için almıştır.
Bu kutsiyet ve bereketin büyüklüğünü Kadr sûresi beyan eder:
“Elbet onu kadir-kıymet gecesinde Biz indirmeye (başlamışızdır).
Bilir misin o kadir-kıymet gecesi nedir?
O kadir-kıymet gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler, vahiyle beraber o gece inerler de inerler, Rablerinin izniyle, hayatın her alanına dair tarifsiz bir mutluluğun (formüllerini getirirler); bu durum, şafak atıncaya kadar sürer” (97:1-5).
İndiği geceyi-günü bir ömre bedel kılan vahiy, indiği ayı da “Ayların Sultanı” olan Ramazan ayı kılmıştır. Ramazan “sözlerin sultanı”nı getirmeseydi, “Ayların Sultanı” olamazdı. Bu mübarek sûre muhatabından şu tesbit ve itirafı yapmasını ister: “İndiği geceyi bir ömre bedel kılan vahiy, benim hayatıma inerse, her günümü bir ömre bedel kılar. İçine vahiy inmiş bir ömrün bedeli ise yalnızca cennet olabilir!”
Demek ki, kutsiyet ve bereketin sebebi zaman değil vahiydir. Vahyin sebebi hidayet, yani “rehberlik”tir. Hidayetin sebebi ise tüm vahiylerin vasfı olan beyyinât ve furkân’dır. Beyyinât, “savunulan hakikati isbatlamak için yeterli olan apaçık belgeler” anlamına gelir. Furkân ise “iyiyi kötüden, hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, adaleti zulümden ayırmaya yarayan nitelik veya yetenektir”. Ramazan orucunu emreden Bakara 185. âyette Kur’an işte bu iki vasfıyla takdim edilir. Bu boşuna değildir. Zira vahiy muhatabına rehberlik etme (hidayet) amacını ancak bu iki vasfı sayesinde gerçekleştirir. Bunların birincisi olan beyyinât Kur'an'ın kendisinde olup karşısındakine sunduğu, ikincisi olan furkân ise muhatabında inşa ettiği bir niteliktir. Sadece Kur'an'ın inşa ettiği bir tasavvur ve akıl furkân olma vasfını kazanır. Böyle bir tasavvur ve akılla bakan bir göz ancak beyyinât'ın delalet ettiği hakikatleri yerli yerinde görür ve kavrar.
Bütün bunların ardından sorulması gereken can alıcı soru şudur: Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın ihyası neden oruç olarak teşri kılınmıştır? Bir başka ifadesiyle: Kur’an’ın doğumu neden oruç suretinde kutlanmaktadır?
Bu can alıcı sorunun cevabı, aynı zamanda vahyin, onu anlamanın ve hayata aktarmanın da anahtarıdır.
Farsça “gün” anlamına gelen rûze’nin Türkçeleşmişi olan “oruç”un Kur’an lisanındaki karşılığı savm’dır. Savm, hem “tutmak” hem de “terk etmek” anlamını ihtiva eder. Kelimenin kök manası “yeme ve içmeden kesilmek, ağzı kapalı olmak, içine ilave bir şey almamak”tır. İştikak-ı ekberde “mutlak bütün, eksiksiz ve tam” anlamına gelen ilahi sıfat es-Samed, değeri sabit olduğu için altın anlamına gelen sâmit, yekpare ve som kaya anlamına gelen samed, ağzı kapalı olduğu için susmak anlamına gelen summ ve kuvvet ve cazibe merkezi manasındaki samd ile akrabadır.
Savm, “tutmak”tır. Lisanımızda “oruç tutmak” deriz. Namazı “kılarız”, abdesti “alırız”, zekâtı “veririz”, kelime-i şehadeti “getiririz”, hacca “gideriz”, orucu ise “tutarız”. Türkçemizdeki “tutma” oruç manasındaki savm’ın tam mukabili olmak hasebiyle, “oruç tutmak” tabiri “tutmayı tutmak” gibi bir karşılığa denk gelse gerektir.
Oruç tutmak, başta orucun tarafını tutmaktır. Yani, “Ben oruçtan yanayım, ben orucun tarafındayım!” demektir.
Oruç tutmak kendini tutmaktır. Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımız için gelir. Günahların kökeni, öfkesini tutamamak, nefsini tutamamak, şehvetini tutamamak, dilini tutamamak vb. gibi sebeplere dayanır. Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kişiyi o kadar tutar. Kim orucun başını dik tutarsa, oruç da onun başını dik tutar. Oruç onu kula kul olmaktan koruyan bir kalkan, kulu kul edinmekten koruyan bir akıl olur. Bu anlamıyla oruç “aç kalmak” değil “beslenmek”tir. Aç bırakılan bedendir. Bunun anlamı insanın maddi yanının “ikincil” olduğunu vurgulamaktır. Birincil olan yanı akleden, düşünen, hatırlayan, öğüt alan, inanan, değer üreten, iyiyi kötüden ayıran yanıdır.
Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın bedenin aç bırakılarak ihya edilmesinin nedeni burada ortaya çıkmaktadır. Bu neden, mü’minin akli ve ruhi melekelerini tahrik ve teşvik ederek onun anlama ve düşünme yeteneğini artırmaktır. Bunun Kur’an’la alakası açıktır: Bu suretle vahyin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak. Zaten vahyi “okumak” da budur. Zira okumaktan maksat anlamaktır. Bir şey anlaşılmıyorsa, aynı zamanda okunmuyor demektir. İkra’ emri ilahisi, “oku” emrinden ayrı olarak bir de “anla” emrine muhtaç değildir. Okuyup anlamayı birlikte içerir. Alak sûresinin ilk inen âyetlerinde okumaktan maksadın “öğrenmek” (ta’lim) olduğu 4 ve 5. âyetlerde sarahaten ifade buyrulmuştur. İlk inen ikinci sûre olan Müzzemmil’deki Kur’an’ı tertil ile okuma emrinin gereği de budur. Tabi ki anlamaktan maksat yaşamaktır. Ne var ki, bir mesaj anlaşılmadan yaşanamaz.
İşbu nedenle Ramazan Kur’an ayıdır. Ramazan bize Kur’an’ı getirdiği için Ramazan’dır. Ramazanlarımız Kur’an’ı okuduğumuz, anladığımız, yaşadığımız ve yaşattığımız kadar mübarektir.
Elbet Kur’an’la ilişki Ramazan’a hasredilemez. Zaten Ramazan, vahyin Kur’an’ın “indiği” değil “inmeye başladığı” aydır. Kur’an bir Ramazan gecesi olan Kadir Gecesi inmeye başlamış ve bir neslin hayatını inşa edecek kadar uzun bir süre inişini sürdürmüştür. Vahyin etkisi indiği yıllarla sınırlandırılamaz. Her zaman ve zeminde indiği günkü gibi sayısız kadın ve erkeğin yüreğine hükmetmeye devam edecektir.
Vahiy ilahi bir inşa projesidir. Amacı, kendisiyle inşa olmuş insanlar aracılığıyla hayatı inşa etmektir. Ramazan’ın etkisi de tıpkı vahiy gibi sadece bir ayla sınırlandırılamaz. Ramazan getirdiği mana iklimini mü’min muhatabının tüm ömrüne yaymak ve onun ömrünü Ramazan kılmayı amaçlar.
Unutulmaması gereken hakikat şudur: Ömrü Ramazan olanın âhireti bayram olur. O bayram cennetin ta kendisidir. Böyle birinde Ramazan şu sözü söyleme şuurunu inşa eder: Küfre, şirke ve zulme karşı orucumu bozarsam, keffaretim cehennem olsun!
Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...  

23 RAMAZAN 2012


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim



إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
1. İnnê enzelnâhü fî leyletilkadri
1. Doğrusu Biz, onu (Kurân’ı) Kadir gecesinde indirdik.

وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
2.Ve mê edrâke mê leyletülkadri.
2. Kadr gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
3. Leyletülkadri hayrun min elfi şehrin.
3. Kadr (Kadir) gecesi; bin aydan daha hayırlıdır.

تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
4. Tenezzelülmelêiketü verrûhu fîhê biizni rabbihim min külli emrin
4. O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner…

سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
5. Selêmün hiye hattê matla’ıl fecri
5. Artık o gece bir esenliktir gider… Tâ [ki] tan ağarana kadar…

Vakit kadre uzanmışken Kuran'ın inzalini anlatan bu ayetleri anlamak ve yaşamak gayesi ile yeni bir okumaya tabi tutalım. Allah'ın izniyle Kuran yüreğimizin Kadir'ine denk gelsin ve oradan hayatımıza aksın.... Bir ömrün inşası için indirilmiş bu rehbere tutunmayı Rabbimiz nasip eylesin...

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

11 Ağustos 2012 Cumartesi

22 RAMAZAN 2012



Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim



وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ 
الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
إِنَّهَا سَاءتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
خَالِدِينَ فِيهَا حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
77-FURKAN 63





Rahman'ın has kulları ki, onlar yeryüzünde tevazu ve vekar içinde yürürler ve ne zaman kötü niyetli, dar kafalı kimseler kendilerine laf atacak olsa, (sadece) selam! derler. Onlar ki, gecenin derinliklerinde secdeye vararak ve kıyama durarak, Rablerini anarlar.

Ve onlar ki, "Ey Rabbimiz!" derler, "Cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun çektireceği azap, gerçekten, pek korkunç, pek yaralayıcı olacaktır; gerçekten, o ne kötü bir yer, o ne kötü bir durak!" Ve onlar ki, başkaları için harcadıkları zaman, ne saçıp savururlar, ne de cimrilik yaparlar; bu ikisi arasında her zaman bir orta yol bulunduğunu (bilirler).

Ve onlar ki, Allah'la beraber, asla birtakım düzmece tanrılara yalvarıp yakarmazlar; ve hukuki bir gerekçe olmadıkça Allah'ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar ve zina etmezler. Çünkü (bilirler ki,) bunlardan herhangi birini işleyen kimse, bir kötülüğe bulaşmış olmakla (kalmayacak), (fakat) Kıyamet Günü'nde böyle birinin çekeceği azap kat kat artacak ve o Gün aşağılık bir durumda kalakalacaktır.

 Şu kadar ki, pişman olup doğru yola dönen, inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kimseler bunun dışındadır; bundan ötürü, (önceki) kötü hallerini Allah'ın iyi hallere dönüştürdüğü kimseler işte böyleleridir; çünkü Allah çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır. Kaldı ki her kim tevbe eder ve sorumlu davranırsa, işte sadece böyleleri Allah’a gereği gibi yönelmiş sayılacaktır.

Onlar ki, yalan ve asılsız olandan yana şehadet etmezler; boş ve anlamsız şeylerle (uğraşan kimselere) rastladıkları zaman yanlarından vekarla geçip giderler.

Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onların üzerine üşüşmezler.

Ve onlar ki, "Ey Rabbimiz!" diye niyaz ederler, "Bize göz nuru olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi Sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için örnek ve öncü yap!"
İşte bunlar, güçlüklere göğüs germelerinden ötürü (cennette) üstün bir makamla mükafatlandırılıp orada dirlik ve esenlik nidalarıyla karşılanacak olan kimselerdir!

 (ve onlar) orada sonsuza kadar yaşayıp gideceklerdir; bu ne güzel bir varış yeri, bu ne üstün bir makam! (İnananlara) de ki: "Dua ve yönelişiniz O'na olan inancınız için değilse, Rabbim size niçin değer versin?" (Ve inkarcılara da de ki:) "Gerçek şu ki, siz (Allah'ın mesajını) yalanladınız: artık bu (günah) yakanızı bırakmayacaktır!"FURKAN 63-77

Muhterem dostlar Rabbim ne de güzel tarif etmiş Rahman'ın has kulu nasıl olunuru. Hamdolsun Allah'a.
Sizleri bu mubarek ayetlerle başbaşa bırakıyorum. Paylaşmak istediğiniz olursa bu ayetlerle ilgili yorumlarınızı bekliyorum.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

9 Ağustos 2012 Perşembe

21 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim

وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Ve (o gün) Rasul: "Ey Rabbim!" diyecek, "Kavmimden (bazıları) bu Kuran'ı gözden çıkarılacak bir şey olarak gördü!"


Muhterem kardeşlerim; Mehcur; Bir şeyi elde tuttuğumuz halde, hatta dilimizle okuduğumuz halde ondan istifade edemememizdir. 


“Kur’an size inzal olduğu gece sizin Kadir gecenizdir.”
=>Kur’an’ı anlamak farzdır.
=>Siz Kur’an’ı yüreğinden okursanız, Kur’an da sizi yüreğinizden okur.
=>Kur'an bizim öznemizdir.{Mustafa İslamoğlu}

Kuran'ı hayatımıza inzal edemeyişimizdir O'nu mehcur bırakmamız. Bizler anlama kaygısı ile Kuran' ı okumuyorsak bizden isteneni yerine getiremeyiz. Ve onun hayat rehberliğinin farkına bile varamadan günlerimizi heba eder bitiririz. 

Hep hatırlatılıyor bu bize. Lakin dert edinmiyoruz. Çok uzak görüyoruz kendimizden bu hali. Sanki o hesap günü gelip çatmayacak, ve Allah rasulü bizi şikayet etmeyecek. Ah bu yanılgılarımız ve kendimizi bundan mustağni görüşümüz. Bu ayetlerdeki uyarılar sadece o günün ümmetine gibi geliyor bize. 

Belki diyeceksiniz olur mu "O" tüm çağlara hitap eden ilahi bir kelam. Evet bu dilimizle belki yüreğimizden onaylarak söylediğimiz bir söz ama ya göstergeler öyle mi. Hayatımız haykırıyor bize, Beni Kuran'sız bıraktınız diye. Hayat bizi hayata (Kuran'a) çağırıyor, duymuyoruz. Kimsenin kimseye faydasının olmadığı günde yalnızca salih amellerimiz bizim kurtarıcımız olacak. Biliyorsunuz ki buda ancak Kuran'ı okuyup anlamak, yaşamak ve yaşatmakla mümkün...

Öyleyse durmayın vakit Kadir vaktidir. Yüreğinizin derinlerine temas etsin Allah'ın kelamı ve bu hal ile yaşayın ve yaşatın hayatı... 

UNUTMAYIN..!Bu son günümüz saatimiz belki anımız olabilir...

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

8 Ağustos 2012 Çarşamba

20 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا

أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا FURKAN 7-8

وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا FURKAN 20

Ama onlar yine de şöyle diyorlar: "Bu nasıl peygamber ki (diğer ölümlüler gibi) yiyip içiyor, çarşı-pazar dolaşıyor? Onunla beraber bir uyarıcı olarak (görünür) bir melek gönderilseydi ya!

Yahut kendisine (Allah tarafından) bir hazine verilseydi, yahut (zahmetsiz) yiyip içtiği (tılsımlı) bir bahçesi olsaydı ya!" Ve bu zalimler (birbirlerine): "Eğer (Muhammed'e) uyacak olsaydınız, büyülenmiş bir adamdan başkasına (uymuş, olmazdınız)!" diyorlar. FURKAN 7-8

(Ey Muhammed,) Biz senden önce de yiyip içen, çarşıda pazarda dolaşan (ölümlü) insanların dışında kimseyi elçi olarak göndermedik. (Böyle yaparak, ey insanlar,) kiminizi kiminiz için bir imtihan vesilesi kıldık (ki,) sabredecek misiniz, (bunu kendiniz de göresiniz; yoksa,) Allah zaten her şeyi olduğu gibi görmektedir!FURKAN 20


Kardeşim bu ayetleri bizimle neden paylaştın derseniz?
Açıkcası Ramazanın başından beri anlamaya ve anlatmaya çalıştığımz hayata müdahil bir Kuran algısını, bu seferde hayata müdahil bir peygamber algısı olarak birleştirmek yönünde gayretimiz.

Şimdi bu ayetlerde çizilen Peygamber ile zihinlerimizde oluşan arasında bir kıyaslama yapmak üzere bugün sizleri bu mubarek ayetlerle başbaşa bırakıyorum.


Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu... 

19 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim


وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاء أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ
قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنبَغِي لَنَا أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاء وَلَكِن مَّتَّعْتَهُمْ وَآبَاءهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا
فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا
Fakat (Rabbinin birliğini unutan kimselere gelince,) o Gün (Rabbin) onları ve onların Allah yerine kul köle oldukları varlıkları bir araya toplayacak ve (kendilerine tanrısal nitelikler yakıştırılan bu varlıklara): "Bu kullarımı siz mi yoldan çıkardınız, yoksa onların kendileri mi doğru yoldan ayrıldılar?" diye soracak.

Onlar: "Sınırsız kudret ve yüceliğinle Seni tenzih ederiz!" diye cevap verecekler, "Senden başka dostlar, efendiler edinmek bize yakışmazdı! Fakat, (bunlara gelince) Sen bunlara ve babalarına dünya hayatının tadını çıkarmaları için fırsat verdin; öyle ki, onlar da sonunda (Seni) anmayı büsbütün unuttular; çünkü bunlar her türlü iyilikten yoksun kimselerdi".

(Bunun üzerine, Allah da, müşriklere): "İşte (sizin tanrı yerine koyduğunuz kimseler, geçmişte) ileri sürdüğünüz iddiaların yalan olduğunu ortaya koydular" diyecek, "artık ne (hak ettiğiniz azabı) savuşturabilirsiniz, ne de kendinize bir destek bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim (böyle bir) kötülük işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!"
 FURKAN 17-19

Geçmişte müşriklerin edindikleri taştan tahtadan putlar işte böyle bir gün gelecek ve hakikatı telaffuz edecek ve kendilerine taptıklarını ifade edenleri böyle bozguna uğratacaklar.

İyi güzel de bu sadece indiği devrede meşhur putperest kimseler için söylenmiş sözler olarak mı kalsın.

Birde düşünün ki; paramız mallarımız makamlarımız şöhret ve şanlarımız aynı şekilde neden şahitlik edip bizi o gün rezil rüsvay etmesin.

Kullandığımız her eşyanın ve belki zamanın aleyhimizde delil olarak kullanılmasını istemiyorsak eşyayla olan ilişkimizi gözden geçirip hakikat gözlerimiz ile bakıp değerlendirmek durumundayız. Yoksa sonumuz Mekke müşriklerinden hiçte farklı olmayacaktır.


Rabbimiz; bizi sana karşı aracı putlar edinen, nefislerini ilah edinmiş güruh içinde haşretme. Kıyamet günü bize ebrarlar safında yer almayı nasip eyle.

Amin ve selamun alel murselin velhamdulillahi rabbil alemin.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...

6 Ağustos 2012 Pazartesi

18 RAMAZAN 1433

Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e... 
Euzu billahimineşşeytanirraciim...

وَلَقَدْ جِئْنَاهُم بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلَى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Çünkü Biz, gerçekten de onlara, inanacak bir toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırdık".

الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Elif Lâm Râ. Bu, Rablerinin izniyle bütün insanlığı kopkoyu karanlıklardan aydınlığa, O yüceler yücesinin, O her övgüye layık olanın yoluna çıkarasın diye sana indirdiğimiz (bir vahiy,) bir ilahi kelamdır.

Okuyarak ağlayacağımız, genel kültürümüzü arttıracağımız ve hayata müdahil olmayan bir Kuran okumak yerine, Cennetle sevineceğimiz hayatın her alanında yüreğimizin ayaklarının doğrularına bizi yürütecek bir Kuran olarak okumalıyız.

Bizi hakikate taşımayan hiç bir okuyuş saadet tesis edemez ve bizi doğru yola iletemez. 

O halde vahiy ayı olan Ramazan günlerini bir de bu yürek okuyuşları ile adımlayalım. 

5 Ağustos 2012 Pazar

17 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e...
Euzu billahimineşşeytanirraciim. Bismillahirrahmanirrahim


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا 
نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Siz ey imana ermiş olanlar! Gönülden tevbe ederek Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz kötü fiilerinizi yok eder ve Allah'ın Peygamberi ile o'nun inancını paylaşanları utandırmayacağı o Gün, sizi içinden ırmaklar akan bahçelere koyar. Onlar, önlerinden ve sağ taraflarından hızla ışık yayarlar ve "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bu ışığımızı ebediyyen parlat ve günahlarımızı bağışla! Çünkü Sen her şeye kadirsin!"

Gönlümüz 17 gün boyunca öyle inceldi ki, adeta zirveye doğru yürüyüşe hazırlanıyoruz. Mübarek Kadir'e doğru ilerliyoruz. Tıpkı yükseklere çıktıkça hava basıncından dolayı kulaklarımızın orjinal tıpaları, beynimize zarar gelmesin diye otomatik olarak devreye giriyor ya işte öyle, Oruç tıpası da gönlümüzün zarar görmemesi için, günahların içeri girmesini engelliyor bedeni o güzel cennet yoluna hazırlıyor. Bilemediğimiz daha ne büyük zırhlarla bizi koruyor ve sonunda bayram olacak havanın teneffüsüne mani olacak her şeyden bizi arındırıyor.

Hamdolsun Rabbimize... Yıl boyunca farkına varmadığımız maddi ve manevi açlıklarımızı oruç vesilesi ile bize yeniden hatırlattı ve farkına vardırdı. Ve bizde hatalarımız için durduk divana, ellerimizi açıp yalvarıyor, bunca zaman işlediğimiz günahların affını diliyor ve ona yalvarıyoruz. 

Rabbimiz tıpkı bize öğrettiğin gibi, günahlara bir daha asla dönmemek üzere nasuh bir tevbe ile tevbe ediyor ve rahmetini diliyoruz. Sen rahmet ve yardım etmezsen bizim ayaklarımız dinin üzere sabit durmaya takat yetiremez. Sen bizim ayaklarımızı sabit kıl. Tevbesinde duran ve neticesi cennet olan bir İNSAN et. 

Amin ve selamun alel murselin velhamdulillahi rabbil alemin.

Emanetiniz Allah'a... Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu...

4 Ağustos 2012 Cumartesi

16 RAMAZAN 1433



Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e... 
Euzu billahimineşşeytanirraciim...  

إِن تَجْتَنِبُواْ كَبَآئِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُم مُّدْخَلاً كَرِيمًا
Uzak durmanız emredilen büyük günahlardan kaçınırsanız, (küçük) kusurlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir meskene yerleştiririz.

Ne mubarek bir müjde bu Allah'ım... Günahların batağında dolanırken, güçsüz takatsiz bir halde iken, siz sadece sakının yeter gerisini ben rahmetimle telafi edeceğim, yeter ki azmedin diyorsun. Oysa öyle affedilmez suçlar işliyoruz ki; nefsimize kardeşlerimize karşı. Ama senin rahmetin bu suçların hiçbirinden küçük değil...

Açıyoruz ellerimizi af dilemek için. Yardımına öyle muhtacız ki Allah'ım. Bize öğrettiğin dualarla kapındayız Rabbim: -haydi amin diyelim canı gönülden:

besmele5.jpg
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla…
De ki: Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Furkan Ayet 77

Kullarım, Beni sana soracak olurlarsa, gerçektende Ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlarda bana cevap versinler ve Bana inansınlar ki doğruya erişsinler. Bakara Suresi Ayet 186

Rabbimiz! Bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver. Bizi ateş azabından koru. Bakara Suresi Ayet 201

Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır ve inkarcılara karşı bize yardım et. Bakara Suresi Ayet 250

Allah, O’ndan başka tanrı yoktur. O, Canlıdır, Kudretin Kaynağıdır. O kendisinden geçmez ve O’nu uyku tutmaz. Göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında kim aracılık edebilir? O önlerindekini ve arkalarındakini bilir. İstediği kadarının dışında O’nun bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun yönetimi gökleri ve yeryüzünü kuşatmıştır. Onların korunması O’na zor gelmez. O pek Yücedir, pek Büyüktür. Bakara Suresi Ayet 255

Elçi, Rabbinden kendisine indirilene inandı, inananlar da… Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine inanmışlardır: “Allah’ın elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmayız. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz! Bağışla bizi, dönüş Sana’dır.” dediler. Bakara Suresi Ayet 285

Allah hiçbir benliğe kapasitesinin haricinde bir yük yüklemez. Herkesin kendi yaptığı lehine, kendi yaptıkları aleyhinedir: Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak, bizi sorumlu tutma. Rabbimiz ! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz! Gücümüzün yetmeyeceklerini bize taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla, bize şefkat göster. Sen bizim dostumuzsun. İnkarcılar topluluğuna karşı bize yardım et. Bakara Suresi Ayet 286

Rabbimiz! Bizi doğruya ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme ve katından bize rahmet bağışla. Gerçekten bağışı en çok olan Sensin, Sen. Rabbimiz! Varlığında şüphe bulunmayan bir günde insanları mutlaka Sen toplayacaksın. Gerçekten de Allah vaadinden dönmez. Ali İmran Suresi Ayet 8-9

Rabbimiz! Şüphesiz biz inandık, günahlarımızı bağışla, ateş azabından koru bizi. Ali İmran Suresi Ayet 16

Ey yönetimin sahibi Allah’ım, Sen yönetimi istediğine verirsin ve istediğinden yönetimi çekip alırsın. İstediğini üstün kılar, istediğini alçaltırsın. Hayırlar senin elindedir. Gerçekten de Sen her şeye gücü yetensin. Geceyi gündüze bağlarsın, gündüzü de geceye bağlarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Sen istediğini hesapsızca rızıklandırırsın. Ali İmran Suresi Ayet 26-27

Rabbimiz! Günahlarımızı ve taşkınlıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlam bastır ve inkarcılar topluluğuna karşı bize yardım et. Ali İmran Suresi Ayet 147

Onlar ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah’ı hatırlarlar. Evren’in ve yerin yaratılışı konusunda derin derin düşünürler: Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateş azabından koru. Rabbimiz! Şüphesiz Sen birini ateşe soktun mu onu tam rezil etmişsindir. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır. Rabbimiz! Bir davetçinin Rabbinize inanın diye inanmaya çağırdığını işittik ve inandık. Rabbimiz ! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizim canımızı iyilerle birlikte al. Rabbimiz! Elçilerine vaat ettiğini bize ver. Diriliş gününde bizi rezil etme. Sen vaadinden dönmezsin. Ali İmran Suresi Ayet 191-194


AMİN YA MUİN ALLAHIMIZ.


Emanetiniz Allah'a...

3 Ağustos 2012 Cuma

15 RAMAZAN 1433

Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e... 

Euzu billahimineşşeytanirraciim... 


وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ


Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız. Âlu İMRân-103


Dünya üzerinde müslümanlara uygulanan bu baskı ve zulüm tek bir şeyi ifade ediyor, olmayan oldurulamayan birlikteliğimizi. Topluca olmadığımızı. Mukaddes İslam davası uğruna fedakar davranmadığımızı. Kardeşliğimizi koruyabilmek için gayrette bulunmadığımızı. İnsanlar aç ve açıkta kalmışken ve hatta hunharca katledilirken, iftar sofralarında iki dakika gecikmeler için kavgalar çıkarışımızı, yemekler seçip beğendimizi...


Bu aymazlığımızı hesabını nasıl verebiliriz...


Kardeşliğin bir bedeli mutlaka vardır. Madden ve manen o bedel ödenmeden, söz konusu kardeşliğimizden bize hayr gelmez. 


Kardeşlerim Arakan'da, Suriye' de ve dünyanın dört bir yanında mazlum insanları açlığa, susuzluğa,vatansızlığa sürükleyen kafir zihniyetlerinin bulunduğu her bölgeye Allah aşkına bir an evvel elimizi uzatalım. Akrabalarımıza yada arkadaşlarımıza vereceğimiz iftar sofrasının en azından bir kaçını iptal ederek masrafını, bu beldelere yardım için ulaştıran 






gibi kuruluşlara ulaştıralım.


Bugün Ramazan, Kardeşliğimizi ayağa kaldıralım. Allah'ın ipine topluca sarılmanın, birbirimize destek olmanın ve bu mübarek kardeşliği bize bir nimet olarak sunan yüce Rabbimize hamdımızı eda edebilme gayretinin günü olsun. Haydi yola koyulalım.


Emanetimiz en emin olana...


Esselamun aleykum ve Rahmetullahi ve berakatuhu



2 Ağustos 2012 Perşembe

14 RAMAZAN 1433

Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e... 

Euzu billahimineşşeytanirraciim...


لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
(Size gelince ey müminler,) kendiniz için özenle ayırdığınız şeylerden başkaları için harcamadıkça gerçek erdeme ulaşmış olamazsınız; ve her ne harcarsanız kuşkusuz, Allah ondan tamamiyle haberdardır. ALU İMRAN 92


Öyle sanıyorum ki oruç; kendimiz için ayırdığımız zamanın, Allah' ın razı olması için terkedilme göstergesidir. Bu fedakarlığı kendi arzu ve isteklerimiz için yapabiliyorsak, aynı şekilde mümin kardeşlerimiz içinde yapabiliriz. 


Gerçekte bu kıymetli zamanı bu muhteşem ibadet için vakfedemezsek, yani bu sabrı kuşanmaz ve kaybedenlerden olursak, infaktada sınıfta kalacağımız bir vakıadır.


Ey Mümin ve Mümine kardeşlerim, erdemli insanlar olarak bizim yapmamız gereken şeyin Allah'ın bu emrine boyun eğmek olduğunu bilmeliyiz. Kardeşlerimiz için yaptığımız bu fedakarlığın (isar) ecri, kuşkusuz Allah'ın rızası ve dünya ahirette huzur ve mutluluktur. Kim az bir menfaat karşılığında bu huzura ermek istemez ki...


O halde verdikçe çoğalacak olan maddi ve manevi infaktan uzak durmayalım. Aksi halde Allah korusun, kaybetmiş olanlardan oluruz.


Verin ki; kimsenin kimseye bir şey ödeyemeyeceği gün, VERENİNİZ ALLAH OLSUN...


Emanetiniz Allah'a...


Selamun aleykum ve rahmetullah ve berakatuhu...

13 RAMAZAN 2012


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...salat selam olsun efendimiz Muhammed (sav)'e... 

Euzu billahimineşşeytanirraciim...

Asr Suresi Anlamı ve Okunuşu

Asr şahid olsun ki! Düşün zamanın akıp gidişini! Gerçek şu ki, insan ziyandadır; Ancak îman edenlerle güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar, bir de birbirine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değil (Onlar ziyandan müstesnadırlar). ASR-1-2-3




Muhterem dostlar! 


Oruç; sadece kendi benliğimizi tamir etmek, eğitmek, terbiye etmek için değil, toplumsal benliğin inşaası içinde mühim bir ibadettir.


Oruç; tıpkı kendi irademizi kuvvetlendirmek gibi, toplumsal benlik iradesini de ayağa kaldırmak, iyilik yapmak, marufu emredip, münkerden uzaklastırmak gayesini de kendi içinde tesis etmek ve kuvvetlendirmek içinde bir fırsat olarak görülmesi gereken bir ibadettir.


Mümin ilk olarak Allah'a tam bir güven içinde iman eden ve ardından imanının gereği olarak ameli salih işleyen bir kuldur. Bu sebeple kendini düzeltmekle kalmayıp, topluma fayda sağlayan yönler ile ilgili gayret ve çabada bulunan iyiliğin ayağa kalktığı bir şahsiyettir.


Bunu da ancak Kuran'ı okuma anlama ve yaşama kaygısını yüreğinde taşıyan biri sağlayabilir.


Vahiy ayı Ramazan'ı birde bu yönüyle idrak etmek, gerçek mümin olmanın şiarlarındandır. Rabbim bizi bu uğurda çalışan kullarından eylesin.


Emanetiniz Allah'a...

31 Temmuz 2012 Salı

12 RAMAZAN 1433


Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar...  Hamdolsun Allah'a...




Euzu billahimineşşeytanirraciim Bismillahirrahmanirrahim...


فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنً
Sonra da ye, iç: gözün aydın olsun! MERYEM-26


Muhterem kardeşlerim, gündelik hayatımızın içinde içilen su, yenilen yemek adeta sanki sıradan öylesine mecburen verilen şeyler gibi oluyor. Ama oruçlu olduğumuz bugünlerde ne büyük bir nimetmiş diyoruz. Farkına bile çoğu zaman varamıyoruz. Allahımız bununla bizi imtihan ediyor terbiye ediyor. Yoksa gün boyu aç kalmamız Allah'ın hazinesinin haşa kar etmesini sağlamıyor. Ya da Allah'a bir faydası olduğu için olmuyor. Maksat bizlerin terbiye olunması, düzene girmesi, hem madden hem manen sıhhat kazanmamız, kanaat sahibi olmamız için.


Belki ebevynler olarak evlatlarımıza da bu yönde terbiye metotları deneyebiliriz. Onları aç bırakmamız anlamında demiyorum yeri geldiğinde oda olabilir ama, her istediklerini kabul etmek değil bazen etmemekle onlara iyilik etmiş oluyoruz. Bunların hepsini bizler deneyimliyoruz evlatlarımız üzerinde istedikleri şeyi anında önünde bulunca, artık sizin yaptığınız bu eylem onlara sıradan geliyor hatta belli bir süre sonra benim istediğim hiç bir şey olmuyor demeye bile başlıyorlar. Tıpkı bizim Allah'a; dua ediyorum duam kabul edilmiyor dediğimiz gibi...


Bunun üzerinde uzun uzadıya tefekkür etmek gerek. Oruç daha başka nelerimize iyi geliyor. Bu blog üzerinden paylaşımlarınızı aktarabilirsiniz.


Sevgili dostalar, Sahurdan iftara kadar Rabbimiz için açlığa ve susuzluğa sabrediyor, O yasak ettiği için O'nun emrine boyun eğiyor ve bekliyoruz. Orucun sonunda Rabbimiz, yukarıda ayette buyurduğu gibi, sanki oruçlunun iftara ulaşması ile yiyin için gözünüz aydın olsun diyor.


Bu ne hoş bu ne güzel bir iltifat öyle değil mi? Bu övgüye bu nimete şükretmemiz lazım. Bir de orucun bize kattığı manevi nur vesilesi ile olsa gerek ki tıpkı bizim için söyler gibi gözünüz aydın olsun buyuruyor.


Rabbim bu müjdelere asıl yurdumuzda kavuşmayı hepimize nasip etsin.


emanetiniz RAhman olan Allah'a... Esselamu aleykum.

30 Temmuz 2012 Pazartesi

11 RAMAZAN 1433

Esselamu Aleykum mümin ve mümine dostlar... Bir daha kavuştuk bizbize, hamdolsun Allah'a...


Euzu billahimineşşeytanirraciim Bismillahirrahmanirrahim.



الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).

Onlar bir musibete uğradıklarında: “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve sonunda yine O’na döneceğiz” derler.BAKARA-156

BU sabah evimden ayrılırken, sela sesiyle irkildim.  Derin düşünceler kapladı içimi işte bugün bu dakikada bende ebedi aleme irtihal etmiş olabilirdim.

Oysa daha hiç bir şeyi bitirememiştim işlerim arasından. Alel acele işe yetişmek için koşturuyordum. Öyle ya zaman yetmiyordu işlerimizi yapmaya.İbadetlerim yarım halde, her vakit yollara düşüyordum hızlıca. 

Durup düşünmeye vaktimiz yok ya; bizim kıymetli işlerimiz var. Onlar bitmeli borçlar alacaklar gelen gidenler onları kim kovalayacak. Ne boş şeyler sarmış etrafımı böyle...

Aman Allah'ım! bu okunan benim selam olabilirdi ve ben daha güzel ibadetler yapabilmek cenneti kazanabilmek için vakit arıyordum bu vakitler arasından. İşte vakit geldi ve ben ellerim boş huzuruna geliyorum Allah'ım birde affetmeni umarak.


Bunca zaman vermiştin bana, sana yönelip kul olabilmem için, oysa ben heder ettim ömrü. Şimdi heyhat diyorum yanlızca şimdi mi aklına geldi sen toprağa verilecekken...

Sonra bir sessizlik arabanın içinde kapladı beni ve hamdolsun Allah'ım henüz ölmemişim dedim kendi kendime.

Evet şükür ölmemiştim ve hala nefes alıp veriyordum. Durma dedim kendime bugün herşeye sıfırdan başla bugün ölecek gibi olsun hayatının her işi ve daim ol kullukta Rabbin olan Allah'a.

Biliyormusunuz dostlarım; Allah Rasulu(sav) her namazı kıldırmaya duruşunda sallü salaten müveddia dermiş ashabına( bu kılınan son namazınız.) 

Bizde bugün, bu saatten tezi yok aynı şeyi yapmalıyız kendimize. Bu alınan son nefesimiz olabilir. O halde haydi! alınan nefesi verirken Allah adına olsun her alış ve verişimiz.

Allah'a emanet ediyorum sizleri. Kalın selametle...